Ana içeriğe atla

Pislik - David Vann | Kitap Yorumu #26

***Tanıtım***
Pislik'te, pek çok insanın toz kondurmadığı, hatta kutsal saydığı aile kurumunun, işlevini yitirmiş bir örneğiyle karşı karşıyayız. Normal bir hayata sahip olmaya çalışan bir gencin, ailesindeki şiddet ve sevgisizlik sarmalında adım adım insanlıktan çıkmasına tanık oluyoruz. İlk sayfalardan itibaren kendini hissettiren kara mizah, yavaş yavaş yerini psikolojik dehşete bırakıyor. Yazarın ustalıklı dili sayesinde, genç Galen'ın çektiği acıları iliklerimizde hissediyor, geçirdiği dönüşümde ona eşlik ediyoruz. 


Bir İntihar Efsanesi ve Caribou Adası'na ev sahipliği yapan Alaska'nın buz gibi soğuğu, Pislik'te yerini, California'nın yapış yapış sıcağına bırakıyor. Bu iklim değişikliği kitabın atmosferine yansıdığı gibi, yazarın tarzına da damgasını vurmuş. Pislik, farklı ve şaşırtıcı bir David Vann kitabı.

Sayfa Sayısı: 264
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları


***Yorum***
3 Mart tarihinde başlayıp henüz dün bitirdiğim bir kitaptan bahsediyoruz. 15 gün süren bir okuma süreci kesinlikle bu kitap için çok fazlaydı, fakat bu kitaptan değil tamamen benden kaynaklıydı zaten, hiç bir zaman kitaptan kaynaklı olmaz. Olmamalı da yani, kitaba suç atmak ne ayıp şey!! Aaa!

''...Tek yaptığımız şey hareketleri tekrar etmek, dedi Galen.
Nasıl yani? dedi teyzesi.
Hayatlarımızın tamamı, gerçekte var olmayan bir geçmişi canlandırmaktan ibaret.
Geçmiş vardı, dedi annesi. Sadece sen orada değildin. Seninle ilgili olmayan her şeyin gerçek olmadığını sanıyorsun...''


Kitap hakkında bilgi vermeden önce yazar hakkında çok ama çok kısa bir bilgi geçeceğim çünkü ben kime bahsettiysem değişik bir kaç görüşle karşılaştım yazar ile ilgili. Hani bir yerden kopyala yapıştır yazmayacağım, şu an aklımda olanları yazacağım umarım noksanlık yapmam. 
Yazar ailesinde 5 intihar, 1 cinayet yaşamış. Babası intihar etmiş eğer yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi ben bunu okudum, hani yazarın özel hayatını edebi kişiliğinden ayrı tutayım falan diye düşündüm ammavelakin, yazar aynı yazar, birikimlerinin getirdikleriyle bir eser ortaya çıkardığı için ayrı tutmanın mümkünatı yok. 
Tabi ben okudum yazarın hayatını, o sırada da kitapta daha 50 küsür sayfa falan okumuşum dedim kendi kendime,'' hııııı şimdi anladııııımmmm..'' Bazen, aslında bazen değil genellikle yazar ve kitabı birbiriyle bütünleştirip okumak bence çok çok daha faydalı. Ay yine gevezelik yapıyorum. 


''...Acının kendisi ilginç bir meditasyon deneyimi sağlıyordu. Görünüşte korkutucuydu, insan bundan kaçmak istiyordu. Kıpırdamadan durmak güçtü, çok güçtü, en azından başlarda bir şey yapmadan durmak çok zordu. Acı insanda panik duygusu yaratıyordu. Fakat aslında acı ağırlığı olan bir şeydi, karmaşık olan hiçbir tarafı yoktu,sıradan bir şeydi. İnsan acıya odaklanabilirdi,o hep var olan ve hiç değişmeyen bir şeydi, nefes egzersizinden bile daha iyiydi.''

Kitaba dönecek olursak, Kitap alışılmışın dışında bi hayat görüşüne sahip olan Galen'den bahsediyor. Ana karakter Galen olsa bile Teyzesi Helen, Kuzen, Jennifer, Anneannesi ve Annesi etrafında geçen bir olay örgüsü mevcut. Galen'in hayatını şekillendiren belli şeyler var, Samsara, Halil Cibran'ın Ermiş'i ve Siddharta gibi. Enkarnasyona inanıyor. Yani sıradan bir insan yaşamını durmadan sorgulayan bir tip. Ancak bunun sınırını bulamıyor. İçe dönüşleri çok yaşarken dış bağlantısını koparıyor ve olması gerekeni tam olarak yerine getiremiyor. Kitabın arkasındaki tanıtımda da yazdığı gibi aile kavramının yok oluşunu rahatsız edici bir şekilde ele alıyor. Başlarda ele alış şekli çok fazla göze batmasa da olaylar ilerledikçe durumlar değişiyor. 
Şahsen benim okuduğumda içime kasvet çökmesinin sebebi budur.


''...Dünyanın bir cisme bürünüp dağılması, yeniden oluşup tekrar çözülmesiydi bu. Benlik de aynı şekilde oluşuyordu. Esas olan bu gelgiti hissetmekti, çünkü her şey dalga dalga kıyıya vurup çekilerek bir oluşup bir dağılıyordu. Her şey geriye çekildiği zaman, geriye kalan şey hiçlikti ve hiçlik hakikatti. Samsara, ıstırap, o anın içinde kalamamaktan kaynaklanıyordu. Samsara bir sonraki dalganın kıyıya vurmasıydı.''

Bu kitabı yavaş okumuş olmaktan aslında şikayetçi eğilim, sindire sindire okunması gereken bir kitap. Daha önce bu tarz bir kitap sanırım okudum, arada bir, popüler kitapların arasında bu tarz kitaplar okuyup hayatı dengede tutmak en iyisi. Şahsen ben aynı yazarın Keçi Dağı isimli kitabını da almayı ve kısa süre içerisinde okumayı düşünğyorum. Bu yazar içime dehşet duygusunu bıraksa da okumak ve anlamak isteğime engel olamıyoruuum. Büyük ihtimalle sahafa gidip ''atın üzerime keçi dağını acilen höööğğ'' diye haykırışta bulunacağım.


''Eğer Tanrı'ya inanmıyorsan Şeytan'a da inanamazsın.
...Şeytan diye bir şey yoktur. Sadece ikili karşıtlıklar vardır.''


Ve bu kitabın sonu kesinlikle insanın derisini soyan cinsten. Yani böyle kitap bitiyor, boğazınızda bir yumru kalıyor. Değişik bir ambiyans oluşuyor. kelimeler kifayetsiz yani.
Ve ve ve bu kitapla ilgili çok kötü bir anımı anlatmak istiyorum. Sonra da bu destansı yazımı bitireceğim. Bir sabah okulda içmek üzere kapaklı meyve suyumu çantamın ön gözüne koymuştum. Sonra içmek üzere çıkardım ve içtim. Ardından kitabımı okumak için çıkardım ve o an... İşte o an vişneli meyve suyunun çok az bir kısmının kitabın üzerine boca olduğunu, sayfaların da içe sine emdiğini gördüm ve.... O an her yerime iğneler saplandı, açaydım kollarımı gitme diyeydim yani...
Şimdi kitabım bir anda adını yansıtmaya başladı. Pislik oldu...



öpücükler xoxo






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger