Ana içeriğe atla

Meleklerin Kanı- Nalini Singh (Guild Hunter#1) | Kitap Yorumu #44

***Tanıtım***
New York Times çoksatarı yazar Nalini Singh, meleklerin vampirlere hükmettiği, kana susamış yaratıklarla dolu ama bir o kadar da baş döndürücü bir dünyanın kapılarını aralıyor... Ölmeden önce göreceğİnİz son şey, onun gözleri olacak...


Vampir avcısı Elena Deveraux, işinde en iyisi olduğunu biliyordu. Ancak yeni görevi için doğru kişi olup olmadığından emin değildi. Üstelik öldürücü bir güzelliğe sahip ve hiçbir ölümlünün kızdırmak istemeyeceği Başmelek Raphael tarafından görevlendirilmişti. Elena'nın başarısızlık gibi bir seçeneği yoktu. Görevi imkansız olsa bile. Bu kez peşine düştüğü kişi, yoldan çıkmış bir vampir değil, yoldan çıkmış bir başmelekti. Elena, kendini daha önce benzeri görülmemiş bir cinayetler zincirinin tam ortasında bulacak ve tutkunun tehlikeli uçurumlarına doğru çekilecekti. Bu av onun sonunu getirmese bile, Raphael'in baştan çıkarıcı dokunuşlarına kendini teslim etmesi, Elena'nın hayatının en büyük hatası olabilirdi. Çünkü başmelekler, ölümlü oyuncaklarıyla oynarken onları fark etmeden kırabilirdi.

Sayfa Sayısı: 476
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Artemis Yayınları 
***Yorum***

Güzel bir kitap okumanın haklı sevincini yaşamakta bir sıkıntı yoktur sanırım. Doğrusu bu kitaba başlarken gerçekten büyük bir beklentiye sahip değildim ancak reading slump denen illete gireyazdığım için akıcı olmasına dikkat ettiğim hızlı bir kitap okumam gerekiyordu. Derhal arkadaş önerisine başvurup Asena Özoral'a mesaj attım ve dedim ki, çıkar beni bu kitap okuyamama pozisyonundan. İliğimi kemiğimi kurutuyor. O da sağ olsun bu kitabı önerdi ve her şey gerçekten iyi oldu. Gerçekten iyi oldu ama.

''Elena etrafına bakınırken iki tanesi ağaçların arasından çıkıp doğrudan güneş ışığının altında yürüdü. Hiç biri alev almadı.
Güneşin böyle şiddetli tepkimesi - bu da film yapımcılarının martavallarından biriydi- Elena'nın işini çok kolaylaştırabilirdi. Bu doğru olsaydı, yapacağı tek şey, güneş battıktan sonra vampirlerin uyanmasını beklemek olacaktı.
Ama hayır, çoğu vampir günün yirmi dört saati dilediği gibi ortalıkta dolaşabilme yeteneğine sahipti. Çok azı ışığa karşı duyarlı olsa da güneşe çıktıklarında ''ölmedikleri'' kesindi. Işıktan rahatsız olanlar gölgelik yerlerde dolaşabiliyordu.''


Ben Meleklerin Kanı'nı Artemis yayınları baskısı ile okudum. Lakin serinin devamı yabancı yayınlarından çıktı. Yani seriye devam etmek istersem- ki istiyorum- yabancı yayınlarından kitapları temin etmem gerekecek. Bir de şöyle bir rivayet dilden dile dolaşıyor doğru mu bilmiyorum ama, yabancı yayınlarının çevirisi sanırım yeteri kadar özenli yapılmamış, cümleler biraz karmaşık kalıyormuş, o yüzden bir çekincem oluşmadı da değil. Eğer kitabı D&R'ın 5 TL indiriminden almış olmasaydım bütün seriyi yabancı yayınlarından alırdım. Yine de ne derseniz deyin, gönlüm bu seriyi artemis'in basmasından yanaydı. Tam onların tarzına yatkın bir kitap çünkü. Neysem.

''Kelimeler kesebilseydi, Raphael'in her tarafı yara bere içinde kalırdı.''

Kitabın konusuna hafiften değinmek gerekirse , çoğu kitapta olduğu gibi bir Esas kızımız bir tane de esas oğlanımız var. Ancak ve ancak, esas kızımız vampir avcısı oluğu gibi esas oğlanımız da New York'un başmeleği olma özelliğini taşıyor. Ta, da! Elimizde nur topu gibi bir fantastik hikayemiz var. Bir gün, işinin ehli olma özelliğini taşıdığı için Elena başmelek Raphael tarafından görevlendiriliyor. Başka bir Başmeleği öldürmek için. Al bakalım, bütün parçalar birleşti değil mi? Sonrasında ne oluyor dersiniz? Hayır, herkes işini yapıp evlere dağılmıyor. Gayette aşk oluyor. Hatta sonrasında bu aşkın getirdiği tüylü bir şeyler de oluyor. Ama Melek ve kanat fikri gerçekten çok iyiydi.

''Raphael onu incecik bir dal gibi ortadan ikiye bölebilirdi. Ve doğuştan avcı olan bir kadın için, bu bir tehdit değil, en karanlık şekilde yoldan çıkmak anlamına gelirdi.''


Esas oğlan gerçekten esaslı yani. Başmeleğe sözümüz yok, ve evet, gerçekten sonradan cıvıklaşmayan, otoritesini ve karakterini muhafaza eden sağlam bir karakter olma özelliğini taşıyor. Aynı durum Esas kızımız için de geçerli, gelgelelim ki, Elena, 28 yaşında olmasına rağmen bazen asi çıkışları ile 16 yaşındaki ergenlik yolunda yürüyenlerden farkı kalmadı gözümde. Yine de genel olarak sağlam bir karakterdi. Ama dediğim gibi, o çıkışlarını birazcık düzeltmelisin Elena. Sen Başmeleğin aşkısın be, kendine bir çeki düzen ver!

''Elena, Raphael'in yüzünü ellerinin arasına alıp kendisi evrende küçücük bir kıvılcımken, adamın binlerce gün doğumu seyretmiş gözlerine baktı. ''Ama bir avantajın var.'' diye fısıldadı. ''Artık bir parça insansın.''

Ne olursa olsun, bu sıcak havalarda okunabilecek, çabucak akacak ve içine alıp sarıp sarmalayacak bir kitap Meleklerin Kanı. Okumamış olanların edinmesini tavsiye ederim, ama yanlış anlaşılmasın şiddetle önermiyorum, sadece okunabilitesi yüksek kitaplardan. Seriye devam etmeyi düşünüyorum, nasıl bir çeviri ile karşılaşacağımı bilmiyorum gerçi. Umarım hüsrana uğramam.

öpücükler xoxo











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger