Ana içeriğe atla

Salı Günleri Kimse Seks Yapmaz - Tracy Bloom | Kitap Yorumu #48

***Tanıtım***
Çilginlik Bu! Tek gecelik bir hatanın böyle bir kaosa yol açacağını kim tahmin edebilirdi ki?


Lisede tutkulu bir aşk yaşayıp olaylı şekilde ayrılan Matthew ile Katy yıllar sonra tesadüfen karşılaştıklarında ne olduğunu anlamadan kendilerini yatakta bulurlar ancak ertesi sabah bu hatayı sonsuza kadar unutmaya karar verirler. Ta ki sekiz ay sonra doğuma hazırlık kursunda birbirlerini görene kadar… 

İki tarafı da şaşkına çeviren bu karşılaşma, Katy'nin aklına kâbus gibi bir kuşku düşürür: Karnındaki bebek birlikte yaşadığı sevgilisinden de olabilir Matthew'dan da! Diğer yandan Matthew da bu olasılığı aklından çıkaramaz ve ikiz bekleyen karısı ile gençlik aşkı Katy arasında, çifte babalık kriziyle aklını oynatma noktasına gelir. Peki, bu korkunç karmaşadan bir çıkış yolu var mıdır?

"Bu kitap tam bir komedi bombası. Aklınızı başınızdan alacak!"
-Marie Claire-

"Çok iddialı! Kesinlikle hayal kırıklığına uğratmıyor."
-New! Magazine-

"Marifetli, edepsiz, zekice!"
-Sunday Mirror-

"Okurken durduk yere öyle çok kahkaha attım ki etrafımdaki insanlar durmadan neye güldüğümü sorup durdu."
-Megan Reading in the Sunshine-
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus

***Yorum***

''Ama salı günü zor bir gündür. Salı günü sevişmek için ne gibi bir sebebin olabilir ki? İstediğine sor. Eminim hiç kimse ne zaman salı günü seviştiğini hatırlamayacaktır.''

Hayır, lütfen! Sizlerde adına aldanıp bunu erotik kitap sanmayın lütfen. Kesinlikle değil, hatta neredeyse hiç, evet evet içinde hiç erotik bir sahne barındırmayan gayet keyifli bir ikilem arasında kalmış bir kadını anlatan, bir anda okunabilecek, ziyadesiyle keyifli, boyutları küçücük bir kitaptan başka bir şey değil. Bu kitap çıktığında arka yazısını internet üzerinden okumuştum. Uzun zaman süren beklemeyle geçen bir çıkma beklemedim ama bazen bir kitabı gördüğünüzde o kitabı okumanız gerektiğini anlarsınız. Ardından kısa bir goodreads araştırması ile birlikte, kitabı gerçekten okumak istediğime en net bir şekilde karar verdim.

''Ergenlik döneminde ilk aşkıyla yaşadığı travmatik olaydan sonra kalbi o eski duygusal kapasitesine bir daha hiç erişememişti. O zamandan sonra hissettiği en ufak bir sevgi kıpırtısı,yakında kalbinin kırılacağına dair onu uyarıyor,acilen ilişkisine son verip kendini hemen korumaya alıyordu.''

Ana karakterimiz Katy'nin eski okul günlerine gitmesi, orada talihsiz bir şekilde ayrılığa sürüklenen ilişkilerinin tarafı, lise aşkını görmesi ve hesapta hiç olmayan bir sarhoşlukla devam eden değişik bir süreçle kitap konusunu anlatmaya başlıyor. Buraya kadar normal fakat bu durgun suları bulandıran bir kaç olay söz konusu. 1) Lise aşkı olan Matthew evli. 2) Katy'nin zaten Ben isminde bir sevgilisi var 3) Katy hamile 4) Matthew'in karısı da hamile 5) Matthew'in karısı Katy'nin yakın arkadaşı olmak istiyor. Ziyadesiyle işin içinden çıkılmayacak bir durum gibi görünüyor evet biliyorum. Hatta yazar o kadar iyi anlatmış, yansıtmış ki bu durumu kitabın sonuna kadar Katy'nin kimi seçeceğini bilmiyoruz, hoş, çocuğun babasınında kim olduğunu bilmiyoruz ya neyse...

''Matthew posteri işaret edip 'Benim odamda Patrick Swayze posteri,içi dolgun papağan ve çıplak vücut heykelim şöyle dursun, bir saksı bile yok.' dedi.
'Şey, sanırım Patrick Swayze'i sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim.'dedi Katy kısık bir sesle.''


Kitabın çevirisinde sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Ama illaki bir sıkıntı bir noksan bulacaksak, kitabın arka kapağında gülmekten öldüm tarzında bir kaç yorum yapılmış. Evet arkadaşlar, ben gülmekten ölmedim. Hatta çok bekledim, burada mı gülüyoruz, şimdi mi gülüyoruz gibisinden fakat o an hiç gelmedi. Ha, kitabın hakkını asla yiyemem çünkü gerçekten hafif bunalımlı ve kapalı havalarda okunabilecek gayet eğlenceli bir kitaptı ama gelgelelim ki gülemedim, güldüm ama kahkahalarla değil...

''Şey her şey bir anda zihnime üşüştü. Bilirsin işte, şu ilk aşk duygusu. Her şeyin daha basit olduğu o günler...''
''Bu noktada sana katıldığımdan emin değilim. Yani Baby, Johnny'nin Penny'i hamile bıraktığına gerçekten inanmıştı. Bana göre yeterince karmaşık bir durum bu.''
''Ben Dirty Dancing'den bahsetmiyorum.'' dedi Katy öfkeyle.


Tam bu yazının üzerinde bulunan alıntıyı bilerek yazdım çünkü burada eklemek istediğim bir nokta var o da şudur ki, ben içinde filmlerden bahseden kitapları okumaktan ekstra bir keyif alıyorum, bölümümden dolayı mıdır, ilgimden ya da başka diğer şeylerden dolayı mıdır bilmiyorum fakat bu duruma bayılıyorum. Kitap karakterlerini daha çok gerçekçi kılıyor bence. Yani sonuçta illaki her insanın etkilendiği bir film vardır, hayatının dönüm noktası olan, değiştiren. Yok mudur? Bence vardır.

Kitabı okumanızı öneririm, kötü yorum yapılacak beğenilmeyecek okunmayacak bir kitap hiç değildi. Özellikle böyle kapalı havalarda ilaç gibi merhem gibi gidiyor. Öneriyorum. 

öpücükler xoxo








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger